ÇOCUKLARIN RUH SAĞLIĞINI TERÖR OLAYLARINDAN NASIL KORUYABİLİRİZ?

Yılbaşı sabahı ilkokul öğretmeni olan arkadaşım bana dedi ki bir yazı yaz bize...
Ve devam etti talebine; eğitimci ve anne olarak nasıl açıklayacağız ülkede olan bu vahşeti çocuklarımıza ve öğrencilerimize...
Konuşulması gereken çok önemli bir konu dedim kendisine ve yazmaya çalışacağımın sözünü verdim...
Bu konuşmayı yaptıktan sonra zihnimde Murathan Mungan'ın şiiri dolanmaya başladı.
Ne diyordu şiir dizeleri;
sakın çıkma patika yollara
o dağlara kırlara o karlı ovaya
yenik düşüyor herşey zamana
biz büyüdük ve kirlendi dünya...

Aslında biz çocukkende kirliydi dünya dedi iç sesim...
Büyümek ile dünyanın nasıl kirleniyor olduğunu fark eder olduk; çocuk algımızdan yetişkin algımıza geçerek...
Ve anlamdırmalarımız değişti...
15 Temmuz gecesi oğlumla eve gelip televizyonu açtığımda gördüğüm "darbe oldu" yazısı içimde hala var kalan çocuk Şükran'ın içsel kayıtlarını hareketlendirdi.
80 darbesinde 5 yaşında olan çocuk Şükran'ın...
Oğluma dönüp cama yaklaşma anneciğim dedim ve sonra oğlumun babasını aradım, darbe olmuş ben Rüzgar Ada'ya bu süreçte ne yedireceğim diye...
Oğlumun babasının verdiği cevap ile yetişkin Şükran devreye girdi.
Öncesinde konuşan çocuk Şükran'ın sesiydi...
80 darbesinde büyüdüğü evde maruz kalıp içsel dünyasına kayıt ettiği, korku duygusuna dair söylemler....
Cama yaklaşma dedi çünkü camlarımız kurşunlanmış, alt komşumuz askerlerce evinden alınmıştı o gece...
Ve annesinin 80 darbesine dair söylediği en sık cümle "yiyecek alabilmek için kuyruklar oluşurdu" idi...
15 Temmuz'dan sonraki üç gün telkinlerimle yatışmayan içsel korku ve endişe duygumu anksiyolitik bir ilaç kullanarak yatıştırdım.
Neden anlattım kendime dair bu yaşantısal deneyimlerimi?
Çünkü çocuk demek duygu demek...
Duyguları hissedip içselleştiren varlık demek...
Duygunun yanına bilişi yani hangi düşünceyi koyacak ve yaşadığı duygulara ne anlamlar yükleyip içselleştireceği konusunda en etkin rehberleri de çevresinde en sık muhatap olduğu kişilerdir.
Bu kişilerin başında da anne-baba ve öğretmenler gelir.
Bundan dolayı yetişkinlerin bu süreçte nasıl davrandığı ve ne söylediği çok önemlidir...
Unutmayın ki çocuklar gözlemleyicidir.
Gözlemleyip içselleştiren varlıklardır...
Rehber yetişkinler olarak yapacağımız ilk şey SAKİN kalabilmek...
Sonrasında haber izlerken ve terörle ilgili konuşurken korku ve güven duygusunu zedeleyecek konuşmalardan çocukları uzak tutmak olacaktır.
Ne demek istedim?
Heryer güvenli değil!
Heran başımıza birşey gelebilir!
Bu kötü insanlar heryerde!
Hayır oraya gidemeyiz orada bomba patlar!
gibi söylemleri özellikle çocukların yanında dile getirmeyeceğiz.
Ne konuşacağız peki çocuklarla?
Çocuk sevdiklerine birşey olmasından korkar...
Ve kendininde iyi olmasını ister.
Onu korkutan şeyin ne olduğunu sorun...
Sizinle duygularını konuşmaları konusunda yol açın...
Bir şey yok diye teselli etmeyin!
Birşey var ama o şeyi yaşına ve gelişimine uygun olarak anlatın...
Bu tür olayların sık olmadığı ve okulda, evde ve ülkede güvende olmamız için gerekenlerin yapıldığını anlatın.
Ve biz seni korumak ve güvenini sağlamak için buradayız deyip sarılın...
Normal yaşam akışınızı değiştirmeyin...
Ama çocuklarda ölüyor dediklerinde sizde üzüntünüzü dile getirin...
Duygu konuşmak ve konuşturmak başetme becerilerini geliştirme sürecinde olan çocuğunuz için çok iyi birşey olduğunu bilin...
Anlayacağınız ve benimde kısaca anlatmak istediğim şudur;
bu tür durumlarda çocuğun temel ihtiyacı duygularını konuşabildiği, onu koruyan güvende olduğunu söyleyen ve sıkça ona dokunup sarılıp öpen sevgi ve şefkat gösteren bir yetişkinin varlığıdır.
Bunları yapabiliyorsanız eğer çocuklarınız ve öğrencilerinizin ruh sağlığının zarar görme ihtimalinin düşük olacağıni bilin ve inanın...
Huzur dolu birgün olsun hepimiz için efendim...

Bu sitede çerezler kullanılmaktadır. Sitede gezinmeye devam ederek çerezlerimizin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi