ŞEMALARIMIZ-BİZİ YÖNETEN GİZLİ GÜÇLER

ŞEMALARIMIZ-BİZİ YÖNETEN GİZLİ GÜÇLER

Şemalarımız, bizi yöneten zihnimizin derinliklerinde yer alan içsel kök inançlarımızdır. Kök inanç demek hayatı, bir ötekini, kendini, olayları ve durumları algılayan ve yorumlayan‘'bakış açın'' demek. Aynı bir gözlükcamının merceği gibi düşünün. Mercek de bizim kök inançlarımız yani şemalarımızdır. Çocukluk yıllarımızda yaşadığımız etkileşimler ile oluşurlar. Çocuğun büyüdüğü çevre, o çevre içerisinde ilişkide olduğu kişiler ve mizacı şemaların gelişiminde etkin rol oynar. Ve şemalar bir hayat örüntüsü çizmemize sebep olurlar. Misal, sizin eğer ‘değersizlik' kök inancınız var ise hayat akıp giderken yaşadığınız ilişkilerde kendinizi değersiz hissetme/hissettirme yönünde yaşar, yaşatırsınız. Şemalar hayatınızdaki sizi yoran olumsuz hayat örüntülerinin yani aynı tekrarların içsel dünyanızdaki izdüşümleridir.

Neden gelişir Şemalar?

Hepimizin çocukluk hikayesinde varoluşsal ihtiyaçları vardır. İyi uyum gösteren yetişkinler olabilmemiz için çocukluğumuzun kusursuz olmasına gerek yoktur. Yeteri kadar iyi olması yeterlidir. İşte yeteri kadar iyi olması için çocukluk hikayemizde gelişimsel gereksinimlerimizin yeteri kadar karşılanması gerekir.

Peki bir çocuğun gelişmesi için neye ihtiyacı vardır?

1)Güvende hissetmeye...

2)Başkaları ile bağlılık-BAĞLANMAYA hissetmeye...

3)Özerkliğe...

4)Kendini ifade etmeye...

5)Gerçekçi sınırlar koyulmasına...

1)GÜVENDE HİSSETMEK: Güvende hissetmek kendi ailesinin çocuğa nasıl davrandığını içerir. Çocuk güvenli ve sabit bir aile ortamına ihtiyaç duyar. Ebeveynler hem fiziksel hem de duygusal olarak çocuklar için oradadırlar. Aile tarafından sevilmek, korunmak,ilgi görmek ve bakılmak çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Güvende hissetmeyen çocuk huzursuzdur, gergindir, öfkelidir, inatçıdır, üzgündür, endişelidir. Bu ruh hali de yetişkin yaşantısına yansıyacaktır.

2)BAŞKALARI İLE BAĞLANMA:Bağlanma algısı geliştirmesi için sevgi, ilgi, eşduyum (empati), saygı, şefkat, anlayış ve korunmaya ihtiyacı vardır çocuğun. Başkaları ile ilişkikurma yakınlığı içerir. Anne ve baba ile kurduğumuz yakınlık ilişkisi içerisinde, içsel olarak içimize yerleşen ‘bağ' nasıl ise yetişkinliğimizde hayatımıza giren kişi ile öyle bir bağ kuracağızdır.

3)ÖZERKLİK:Ebeveynlerimizden ayrılıp dünyada yaşıtlarımız gibi bağımsız olarak yaşayabilme becerisidir. Birey olarak hareket edebilmek, kendiliğimizin olmasıdır. Ebeveynin çocuğa kendine yetme becerilerini öğretmesi gerekir. Sorumluluk alma konusunda cesaretlendirilme, iyi muhakeme yapma, dış dünyaya karışıp akranları ile etkileşim halinde olması için yol göstermek ebeveynlerin görevleri içerisindedir.

4)KENDİNİ İFADE ETME: Kendini ortaya koma özgürlüğümüzdür. İhtiyaçlarımızı, hislerimizi (öfke dahil), ve doğal eğilimlerimizi ifade edebilmektir.

5) GERÇEKÇİ LİMİTLER:Çocuğa kendi ihtiyaçları öğretilirken başkalarının ihtiyaçlarını anlama ve onları önemsemeye dair yol rehberi olabilmektir. Yani, adil bir şekilde kendi ihtiyaçları ile diğerlerinin ihtiyaçlarını dengede tutmayı öğretmektir. Kendini disipline edebilme ve içsel özdisiplini sağlama konusunda yol rehberi olmaktır.

Bu gelişimsel ihtiyaçları çocuk yeteri kadar alamazsa ne olur?

Gelişimsel ihtiyaçları yeteri kadar alıp içselleştiremediysek yetişkin yaşantımızın bir döneminde ruhsal sıkıntılar yaşar/yaşayabiliriz. Nedir ruhsal sıkıntılar derseniz eğer;anksiyete atağı, depresyon, kişilik bozukluğu, cinsel işlev bozukluğu, ilişkisel çatışmalar, öfke kontrol bozukluğu, uyku sorunları, ilişki kurma sorunlarını diyebiliriz.

Bu sitede çerezler kullanılmaktadır. Sitede gezinmeye devam ederek çerezlerimizin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi