NEŞET ERTAŞ TÜRKÜSÜ İLE DUYGUSAL YOKSUNLUK ŞEMASI

Şema neydi, hatırlayalım. Çocukluk hikayemizde duygusal ihtiyaçlarımızın yeteri kadar karşılanmaması sonucu oluşan uyumsuz inançlarımızdır. Bu uyumsuz inançlar yetişkin yaşantımızda ilişki örüntülerimizi yöneten gizli güçler haline geliyorlardı. Peki, bu şemalardan biri olan, tatminsiz ilişkilerin, bir ötekine bağlanıp keyifli ilişki yaşamanın engeli, ya da AŞK halinin veya AŞK arayışının has kahramanlarından, yürekteki özlemin hiç dinmemesine sebep olan DUYGUSAL YOKSUNLUK şeması nedir?

Şemanın ayak izlerinin olduğu eşsiz Neşet Ertaş türküsü ‘'Neredesin Sen'' ile duygusal yoksunluk şemasını anlamaya çalışalım.

Şu garip halimden bilen işveli nazlı

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Çocuğun ilk sevgi ve ilişki deneyimini yaşadığı kişidir ANNE. Bu deneyim ile çocuk içsel dünyasına, yetişkinliğinde yaşayacağı sevginin yol haritasını çizer. Bundan dolayı annenin çocuğa dokunuşu, çocuğa bakışı, çocuğa seslenişi, çocuğa ilgisi ve çocuğu şefkat ile kollayıp yol vermesi çok önemlidir.

Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen

Bütün dertlerim anlayıp halimi bilen

Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Çocuk ile bu ilişkiyi kuran annenin ruhsal dünyası yani duygusal dünyası çok önemlidir. Yani? Anne bedenen çocuğun yanında olup fiziksel ihtiyaçlarını giderirken çocuğun duygusal ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayacak ruhsal dinginliğe sahip olmalıdır. Anne bir nevi çocuğun duygu dünyasını düzenleyen bir araç gibidir. Çocuğu sakinleştiren, güven veren, karnını ve ruhunu doyuran bir varlıktır anne...

Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor

Hiçbir tabip bu yarama merhem olmuyor

Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Eğer anne telaşlı, yorgun, sinirli, meşgul, tedirgin ve öfkeli ise çocuğun duygusal ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayamaz. Ve çocuğun ruhuna yalnızlık duygusu ile birlikte boşluk hissi yerleşir. Yetişkin olduğunda bu çocuk, bir ötekine bağlanıp duygusal ihtiyaçlarını alma ve bir ötekinin de duygusal ihtiyaçlarını karşılama konusunda deneyimsiz ve beceriksiz olur. Deneyimsizliğin uyumsuz inancı da DUYGUSAL YOKSUNLUK şemasıdır. Ve bu çocukların sinemlerindeki gizli yara bağ'lanamamaya dairdir. Bağ'lanamamın verdiği ruhsal acının merhemi içinde bu çocuklar hep bir arayış ve özlem hissederler yüreklerinde...

Bu arayış ve özlemin nesneleri yetişkin yaşantıda Ali olur, Ahmet olur, Ayşe olur, Zeynep olur... Ama asıl arayış ve özlem, çocukluk hikayesinde bağ'lanma ihtiyacını gider(e)meyen anne şefkatine, anne sevgisine, anne dokunuşuna, anne kokusuna, anne sesine ve de anne sevgisine almaya dairdir...

Dr. Şükran TELCİ

Bu sitede çerezler kullanılmaktadır. Sitede gezinmeye devam ederek çerezlerimizin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi